29 Mart 2021 Pazartesi

Vikingler ve Güneş saati

Bu aralar tarihi dizi merakım tuttu. Ragnarsson sağasından uyarlama olan Vikingler dizisini izlerken Vikinglerin, yol bulmak için güneş saati ve güneş taşı kullandıklarını gördüm. Vikingler Norveç’in tanıdık fiyortlarını buzlu, bilinmeyen topraklar için terk ettiklerinde, hava şartlarının merhametine kalmışlardı. Fakir toprakları yağmalama mecburiyetinde olan ve sefer masraflarını karşılamayan yağmalar onları hikayelerini duydukları zengin batı topraklarına hareket etmeye meylettirmiştir. Ancak o tarihlerde batı topraklarına açılan gemiler uygun hava şartları olmadığı zaman ya da güneş kaybolduğu zaman rotalarını şaşırırlardı. Manyetik pusulaları yoktu ve güneşte gezinmeyi zorlaştıran yoğun bulutların veya sislerin dışına çıkmanın yolu da yoktu. Ta ki güneş saati ve güneş taşını bulana kadar. Günümüzde pek de kullanımda olmayan bu saati araştırma ihtiyacı duydum. Ben Vikinglerde gördüm ancak bilinen ilk Güneş saatini Mısırlılar yapmış.

Antik güneş saati

Genel olarak rastlanan yatay güneş saati tasarımlarında dikey olarak yerleştirilmiş bir çubuğun gölgesi, yatay yerleştirilmiş bir yüzeyde günün saatlerini gösteren kadrana düşer. Güneş gökyüzünde ilerledikçe çubuğun ucunun saat üzerinde bıraktığı gölge, farklı saat çizgilerine denk gelecek şekilde hareket eder. Bu tasarımlarda çubuğun Dünya'nın dönme eksenine hizâlanması gerekir. Dolayısıyla bu tür güneş saatinin doğru zamanı göstermesi için çubuğun manyetik kuzeyi değil, coğrafî kuzeyi gösteriyor olması gereklidir. Ayrıca çubuğun yatay düzlemle yapacağı açı, saatin bulunduğu coğrafî enleme eşit olmalıdır.

Böylelikle Vikingler fakir Baltık, Rus kıyılarını yağmalamaya ayıracakları vakti İngiltere ve Fransa gibi zengin toprakları hatta ve hatta İtalyan ve Afrika kıyılarını tehdit eder konuma gelmeleriyle yağmalama fırsatını elde etmişlerdir.



5 Mart 2021 Cuma

Agincourt Savaşı

Bu savaşın ünü, önemini geride bırakmıştır. Öyle ki; Avrupa’da nice savaşlar olmuş, çoğunluğu adı tarih kitaplarına değmeyecek köyleri, taşraları ünlü etmiştir. Agincourt da bu köylerden biridir. Agincourt’un neden seçildiğini soracak olursanız, Agincourt seçilmedi. Agincourt bir kaderdi. Agincourt’da seçilen tek şey; o anki savaşacakları mevkiler oldu. Bu da kimin galip kimin mağlup olacağını seçmekte yardımcı oldu.

İngiliz uzun yaylı okçuları

Agincourt’u anlattıktan sonra bu savaşın kimler arasında gerçekleştiğini, temelinde hangi nedenlerin yattığını anlatmakta fayda var. Tarih boyunca Avrupa’da orta çağ’ın getirdiği Feodalizm yönetim sistemi, hanedanlıklar ve dolayısıyla Monarşi. Monarşi’nin devamı için varislere ihtiyaç vardı. Varisler hanedanlık soyundan gelmeliydi. Tabii genişlemek isteyen hırslı krallar için evlilik yoluyla başka bir tahtın varisi ile evlendirmek hırslı krallar için biçilmiş kaftandı. İngiliz kralları da şüphesiz bu krallardandı. İngiltere ve Fransa da hanedanlıkları arasında böyle bir evlilik yapmıştı. Bunun neticesinde de “Yüzyıl savaşları” adını verdiğimiz bir dizi İngiliz krallarının Fransız tahtı için yaptığı savaşlar başladı.

Agincourt savaşı Fransa Krallığı ve İngiltere Krallığı arasında 25 Ekim 1415’te gerçekleşen bir muharebedir. İngiltere kralları yaklaşık 116 yıldır Fransa tahtında hak iddia etmiştir. Bu yüzden bu savaşlar silsilesi “Yüzyıl Savaşları” olarak anılır. Agincourt da bu savaşlar dizisinden sadece bir bölümdür. İngiltere kralları hiçbir zaman Fransız tahtına geçmeyi başaramamıştır. Buna en çok yaklaşan da Kral V. Henry’dir. Bu savaş Kral Henry’nin saltanatını taçlandırdığı, aynı zamanda bir felaketler çağını açacaktı. Ordu büyük umutlarla Southampton Water’dan yola çıkarak Harfleur’u ele geçirmiş ve daha sonra ani bir saldırı düzenleyerek Fransa’yı savaşa sokmuştu. Bu savaştaki galibiyet, en azından Henry’nin gözünde tahtını koruması için Tanrı’nın ona verdiği desteğin bir göstergesi olacak ve hatta onu orada tutacaktı. Ordusu güçlü olsa bu kadar umutlanması anlamlı olabilirdi, ancak; Harfleur Kuşatması beklenenden fazla sürdü ve Henry’nin ordusu dizanteri yüzünden neredeyse dağılma noktasına geldi.

Harfleur savunması müthiş denebilecek seviyedeydi. Burada en büyük övgüyü garnizon lideri Raoul de Gaucourt alıyordu. Onun savunması uzun süren kuşatma günlerini tetikleyerek. Agincourt savaşı için Fransızlara daha büyük bir ordu kurmasına zaman tanıyordu, ancak bu yeterli miydi?

Harfleur nihayet ele geçirildi ve bunu Soissons’un düşüşü izledi. İngilizler Fransa’ya ani saldırı harekâtını başlattığında ordunun yalnızca yarısı yürüyebilecek haldeydi. Yine de Henry durmadı, seferden vazgeçmesi yönündeki tavsiyelere kulak asmayarak küçük, hastalıklı ordusuna Harfleur’dan Calais’e yürümelerini emretti. Henry bu emirle şunu amaçlıyordu; Fransızların kalelerini kuşatacak ekipmana sahip değildi. Köyleri yağmalarken de baskın yemesi olasıydı. Onun için tek çözüm düşmanı meydanda yenebilmekti, bu yüzden bu yürüyüşü Fransa’nın içinden geçerek yaptı. Ve Henry’nin gülünç derecede küçük ordusu 1415’te Crispin Günü’nde Agincourt düzlüğünde düşmanla karşı karşıya geldi. Ordu, hiçbir şeyin farkında olmayarak kendini efsanenin içine bıraktı.

Agincourt Muharebe haritası

Heyhat, olaylar değilse bile sayılara ilişkin güven sorunu ortadan kalkmıştır. 2005’te Yüzyıl Savaşları alanında en saygın araştırmacılardan biri olan Anne Curry etraflı tartışmaların ardından her iki tarafta da savaşan askerlerin sayısının tarihi kayıtlarda geçen sayıya yakın olduğunu bildirmiştir. Genel uzlaşı, 30.000 Fransız askere karşı 6.000 İngiliz askerin savaştığı yönündedir ve Dr. Curry bu rakamları 9.000 İngilize karşı 12.000 Fransız şeklinde düzeltmektedir. Eğer bu doğruysa, savaş tartışma yaratabilir çünkü asıl ünü iki taraf arasındaki büyük dengesizlikten ileri gelmektedir. Savaş meydanına vardıklarında meydanın bataklık olduğu anlaşılmış, ve Henry askerlerine şunu emretmiştir; atlarınızdan inin ve zırhlarınızı çıkarın. Askerler tereddüt etmiş ancak sonunda “vardır kralın bir bildiği” diyerek kralın emrine teslim olmuşlardır. Ancak bir birlik vardır ki; zırhlarını çıkarmamış bir kışkırtma aracı olarak Fransızların üzerine yürümüştür. Amaç ağır zırhlı Fransız şövalyelerini ve piyadelerini bataklığa çekmek, ki böyle de olmuştur. İngilizlerin 5000 okçusu 1000 de iyi eğitimli şövalyesi vardı, bu Fransızlarda 5000-10000 arası şövalye ve 10000-20000 arası piyadeye tekabül ediyordu. Okçular savaş meydanının yanlarına dizilmiş gelecek Fransızları bekliyorlardı. Fransızlar kışkırtılarak ağır zırhlarıyla bir gün önce yağan yağmur ile çamur olmuş toprağın üzerine hücum ettiler ve atlar kaymaya başladı, ağır zırhlı askerler dengesini kuramadı, neticesinde savaşamadılar. Henry’nin okçuları da yanlardan ok atmaya başladıklarında Fransızlar, yenilgiyi ağır bir şekilde hazmedeceklerdi. Meydanda 100-250 arasında İngiliz, 6000 de Fransız askeri ölü durumdaydı. Kalan Fransızlar dağılmıştılar. İngilizler bu zaferle Krallarının Fransız tahtının sahibi olduğunu kanıtlayacaklardı. Peki İngilizler nasıl başarmıştı? İngilizler çamurlaşmış araziyi seçerek Fransızların zırhlı avantajını kırmış sonrasında uzun menzilli İngiliz Longbowmanlerle de kanatlardan talim yapar gibi Fransız avlamışlardı. 

Nitekim Fransız Kralıyla yapılan anlaşmada da Fransa kralının kızı ile evlendi ve Fransa’nın varisi V. Henry sayılacaktı ancak V. Henry Fransa tahtını elde edemeden Fransa kralından önce öldü. Bundan 40 yıl sonra da Fransızlar İngilizleri Kıta Avrupasından kovacaklardı. İnsanlar savaşıyordu, hem bir şey uğruna hem de hiçbir şey uğruna. Sahi insanlar neden savaşıyorladı?